Jin. Op. Dr. Sevinç Bilgin

Vajinismusun Evliliğe Etkileri

Vajinismusun Evliliğe Etkileri

VAJİNİSMUSU OLAN KADIN NELER YAŞAR?

Birçok kadın bunu neden yaptığını bilmez. Sevdiği ve saydığı, hayatını beraber sürdürmek istediği eşi ile beraber olamaması onu üzer ve bir iç kargaşa yaşar. İlişki denemelerinde sürekli başarısız olma korkusu oluşur. Kadın kendini ezik ve suçlu hisseder. Birçok kişi bu sorunun yalnız kendilerinde olduğuna inanır. Bunun yalnızca kendilerine özgü bir acayiplik olduğunu düşünüp utanır ve sorunu kimse ile paylaşamaz.

Güven kaybı başlar ve bu durum kendini içe kapanma, takıntıların artışı veya gerginlik olarak gösterir. Bazen eşine karşı soğukluk hissetmeye, sevgisini sorgulamaya başlar, ara ara kızgınlıkları ve suçlamaları olur, isteseydi eşinin çözüm bulabileceğini düşünür ama bir yandan da onun bu sabırla bekleyişi, kendini terketmemesini sevgisinin kanıtı olarak görüp ona karşı kendini yine suçlar.

Çocuklu, mutlu aileleri görmek onu daha çok üzmektedir. Sürekli hüzünlü, içine kapanık, özgüveni düşük bir kişiliğe bürünür. Her gittiği yerde, çoğu zaman bu sorun kafasında dönmektedir.

AİLE YAŞAMINI NASIL ETKİLER ?

Vajinismus problemi yaşayan çiftler başlangıçta birbirlerine anlayışla yaklaşırlar. Bunun arkasında hem sürecin yeni olması, hem de kadın ve erkeğin aynı duygusal arka planı paylaşması yer almaktadır. Çünkü vajinismus kaygısını yaşayan duygusal yapıdaki hanımları gene aynı duygusal yapıya yakın erkekler seçmektedir. Bir süre sonra her iki taraf da bundan bunalmaya, kabullerinden vazgeçmeye ve birbirlerini suçlamaya başlarlar ve ailede huzursuzluk ve mutsuzluk başlar.

Kocanın başlangıçtaki anlayışlı tavrı uzun vadede yerini karamsarlığa ve anlayışsızlığa bırakır. Hatta eşinin cinsel ilişki kurmamasına karşı gösterdiği tepki erkekte sertleşme problemi gibi sorunlara varabilir. Erkek baştaki yumuşak ve anlayışlı halini bırakıp eşine karşı sertleşebilmekte veya cinsel doyumu dışarıda aramaya başlayabilmektedir.

Başarılamayan cinsellikten sonra cinsel denemelere ara verilmektedir. Başlangıçta bu süreç çeşitli bahanelerle aynı saatlerde yatağa girmekten kaçınmakla başlar. Bazen bilinçaltı süreçlerin getirdiği sıkıntılar ile beraber olur olmaz şeylerden çiftler kavga edip küsmekte ve böylece o geceyi kurtarıp

cinselliği yaşamamakta, denememektedirler. Çünkü denenen bir cinsellik sonuçta başarılamayacak her iki taraf için kaygı, üzüntü ve mutsuzluk olacaktır.

Zaman geçtikçe bazı çiftler bunu karşılıklı olarak kabul edip bir süre konudan uzaklaşırlar. Cinselliklerini basit düzeylerde yaşayıp sorunu unutmaya çalışırlar ama sorun hiçbir zaman unutulmamış, her zaman arka planda işlemeye devam etmektedir. Sadece ön yüzde sanki sorun yokmuş gibi davranılır.

Evliliğin ilerlemesi ile çevrenin “ niye çocuk yapmıyorsunuz?” demeleri ve anne-babaların da torun istemeleri ile sorun alevlenmeye başlar ve tekrar arayış yoluna gidilir. Tabii ki böyle bir problemi yaşayan çiftin nereye başvurabileceğini bulabilmesi ve tedaviye adım atması çok önemli bir süreçtir.

VAJİNİSMUS ERKEĞİ NASIL ETKİLER?

Vajinismus sorununa erkeklerin bir kısmı başlangıçta çok ılımlı yaklaşır, fakat sonra erkekler bu konuda eşim beni seviyor mu? İstiyor mu? gibi kendi iç dünyalarında sorularla karşı karşıya kalabilmektedir. Erkekte, evliliğin içerisinde kendisini erkek ve koca olarak hissetmediği için diğer alanlarda da birtakım kişilik problemleri ve sosyal problemler görülebilmektedir. Cinselliği dışarıda arayabilmektedir.

Cinsel ilişki ile ilgili kaygı ve korkular yalnızca kadınlarda olmaz; bazı erkeklerde de olabilir. Onun da ilişkiden korkabileceğini, canının acıyabileceğini ve ilişkide penisinin zarar göreceği düşüncesinin olabileceğini kadının da kabul etmesi gerekir. Vajinismus problemi yaşayan kadının eşinde de bir süre sonra cinselliğe karşı isteksizlik, cinsel birleşmeden korkma ve erken boşalma ve sertleşme sorunu meydana gelebilir.

Erkek sonuçta tahammülsüzleşebilmekte ve eşini zorlayabilmektedir ve böylece çiftler birbirinden uzaklaşmaktadır. Bazen de hanımlarımız tedavi olmayı istedikleri halde eşlerinin sorunu önemsemediklerini, tedaviyi ertelediklerini veya olay çözüme yaklaştığı sırada erkeklerin destek göstermediklerini fark eder ve buna çok şaşırırlar.

Tedavi de hanımların yanı sıra, erkeklere kaygı ve korkularını yok edici, destek verici terapi yapılıp ilaçlar verilebilir. Çünkü vajinismus kadının ve erkeğin ortak sorunudur. Hiçbir taraf diğerini suçlamamalı veya anlayışlı olmalıdır.

NEDEN HEMEN TEDAVİ EDİL MELİDİR?

Vajinismus, eğer tedavi edilmezse kişinin hayatında çok ciddi etkileri olan kişiyi mutsuzluğa, boşanmaya ve hayattan kopmaya yönelten bir problemdir. Hem evlilikte hem de iki tarafın kişiliğinde tamiri zor hasarlara yol açabilir. Kaygı bozuklukları, takıntı hastalığı, panik ataklar, öfke patlamaları, özgüven kaybı, içe kapanma, hayattan zevk alamama oluşabilir. Daha önce tolere edilen şeylerin artık kavga sebebi olması, yerli yersiz yapılan tartışmalar, söylenen kırıcı sözler, belki de şiddet evlilikte sonradan kapatılamayacak yaralar açabilir.

Diğer bütün rahatsızlıkların tedavisinde olduğu gibi kişinin gerçek anlamda bunun çözümünü istemesi gerekir. Sürecin en sıkıntılı aşaması; tedaviye başlamak için bir yere başvurmak ve bu kararı vermektir. Vajinismus problemi de diğer hastalıklardan farklı bir rahatsızlık değildir. Bu terapi de insanın devamı, sağlıklı bir birey olabilmesi için yaşaması gereken bir süreçtir. O zaman çiftlerin bu problemi de doğal akışın içerisinde kabul edip çözümü araması gerekir.

VAJİNİSMUSTA ÇÖZÜMÜ ZORLAŞTIRAN NEDİR?

Kliniklere, cinsel işlev bozuklukları ile ilgili, en sık başvuru nedeni vajinismustur. Bunda en önemli etken cinselliğin Türk toplumunda tabu özelliğini taşımasıdır. Bizim toplumumuzda cinsellikle ilgili konuşmak ve sıkıntıları paylaşmak insanlara zor gelmektedir ve Türk toplumunda vajinismus sorunu batı ve uzak doğuya göre, daha yüksek bir oranda yaşanmaktadır.

Vajinismus, tedavisi kolay olan bir problemdir ancak çözümü engelleyen unsur, bu sorunu yaşayan kişilerin korkuları yüzünden doktora veya herhangi bir yere başvurmamalarıdır. Maalesef korku o kadar büyüktür ki ilişkiye giremeyen çift çözüm aramak yerine “biz bunu aşarız” diyerek erteleme yoluna gitmektedirler ve ertelendikçe korku büyümektedir.

Süre uzadıkça da kişi tedavisi zor grupta yer aldığına, çözüme ulaşamayacağına inanmaya başlayabilir. Zaman geçtikçe evlilikte yaşanacak sorunlar da kişilerin birbirine güvenini bozabilir. Yapılması gereken birinci şey, ötelemeden, kaygılara kapılmadan bunu çözebilecek bir uzmana başvurmaktır. Çünkü çift eldeki mevcut bilgisi ile bu sorunu çözemiyorsa demek ki kendi çözüm kaynakları tükenmiştir.

Çoğu çift tedavi olduktan sonra sağlıklı bir cinsel hayat, mutlu bir evlilik sürdürüyor.

Hasta Görüşleri