Jin. Op. Dr. Sevinç Bilgin

İnfertilitenin psikolojik yönü nedir?

İnfertilitenin psikolojik yönü nedir?

Üreme bir insanın önemli ve en temel ihtiyaçlardan birisidir. Kısırlık bizimki gibi aile bağları güçlü olan toplumlarda yalnızca çifti değil onlarla beraber pek çok kişiyi etkilemektedir. İnfertil tanısı almak hem şok, inkar, kayıp hissi, suçluluk, depresyon, izolasyon veya içe çekilme, hayatın anlamının yitirilmesi gibi bireysel psikolojik sorunlara; hem de çift olarak cinsellik ve evlilikle ilgili sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle infertilite sadece jinekolojik bir sorun değil, psiko-sosyal bir sorundur.

Öncelikle çiftler için çocuk sahibi olmamayı kabullenmek zor gelir sonra öfke hissederler. Kendilerine, diğer eşe, çocuklu çiftlere karşı öfke duyabilir. İnfertilite ile mücadeleye devam eden çift suçluluk yaşamaya başlar. Özellikle çiftin sorun tespit edilen bireyinde suçluluk daha da fazladır. İnfertil bireyin eş tarafından terk edilmeye dair kaygısı olabilir. Kendini değersiz hissetme, pek çok şeye karşı ilgi kaybı ön plana çıkabilir. Birçok kişinin çaba harcamadan yaşadığını düşünüp, haksızlığa uğradıkları hissine kapılabilirler. Bazı çiftler uzun yıllar gebe kalma çabalarını sürdürürken, bazıları bu süreçten vazgeçerek sorunu kadere bırakır. Tedavi sürecinin uzunluğu ve sonucunun belirsizliği çiftlerin duygusal açıdan zor bir dönem geçirmelerine neden olmaktadır. Bazen çift infertil tanısı aldıktan sonra, yaşamlarının tüm alanlarını ihmal ederek bu tedavi üzerine yoğunlaşır. Aile ve arkadaşlarla olan ilişkilerden uzaklaşılabilir, iletişim kurmada zorluklar ortaya çıkabilir. İnfertil çiftlerin, hiçbir zaman çocuk olamama kaygısı olumsuz duygusal tepkileri tetikleyip, yaşama sevinçlerini azaltmakta, başkalarıyla ve eşleriyle olan ilişkilerini etkilemekte ve sahip oldukları sağlık sorununun yükünü daha da ağırlaştırmaktadır.

Hasta Görüşleri